"Psikiyatri Alanında Sık Kullanılan Terimlerin Açıklamaları"

D

Damgalama (etiketleme) :

1. Ruhsal hastalıkları olan kişilerin bazı özellikleriyle ilgili kategorize edici veya küçümseyici sıfatlar kullanılması (stigmatizasyon). 2. Kendisine veya bir başkasına, olayları genelleyerek bir nitelik yükleme. Genellikle olumsuz nitelik yükleme şeklinde olan bir bilişsel çarpıtma biçimidir. Örneğin son sınavda puanı biraz düşen bir öğrencinin “ben tembelin tekiyim” demesi gibi.

Davranım bozukluğu :

Çocukluk çağında başlayan, başkalarının temel haklarının, toplumsal kuralların ve değerlerin yok sayıldığı, yasaların kolayca çiğnendiği, insanlara veya hayvanlara eziyet etmekten çekinilmeyen davranışlar sergilemeyle giden bir bozukluktur. Yetişkinlikte de devam ederse bu bozukluk “antisosyal kişilik bozukluğu” adını alır.

Davranışçı terapi :

Uyumsuz davranışın ortadan kaldırılıp uyumlu davranışların geliştirilmesini amaçlayan, belirtilerin altında yatan nedene değil kişinin davranışlarına odaklanılan bir terapi yöntemidir. Üç çeşit öğrenme modelini temel alır: Klasik koşullanma ile öğrenme, edimsel koşullanma ile öğrenme, sosyal (gözlemsel) öğrenme.

Deja entendu :

Kişinin aynı şeyi “daha önce de duymuş” olduğunu düşünmesi şeklinde olan yanılsama.

Deja pense :

Kişinin aynı şeyi “daha önce de düşünmüş” olduğunu düşünmesi şeklinde olan yanılsama

Deja vu :

Kişinin aynı şeyi “daha önce de görmüş” olduğunu düşünmesi ve aynı şeyi sanki daha önce yaşamış gibi hissetme yanılsaması.

Deliryum :

Tıbbi bir nedene bağlı olarak gelişen, kişinin dikkat (bir şeye odaklanma) ve yöneliminin bozulduğu, davranışlarda bozulmaların görüldüğü, halüsinasyonların olduğu, birkaç saatten birkaç haftaya kadar uzayabilen bir bilinç bozulması durumudur. Akut beyin sendromu veya akut psiko-organik sendrom olarak da bilinir. Başlı başına bir hastalık değil, farklı tıbbi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan beynin kısa sürede yaygın olarak etkilenmesi durumudur.

Deliryum tremens :

Alkol bağımlılığı geliştirmiş kişilerde, alkol azaltıldığında veya kesildiğinde görülen deliryum tablosudur. Acil ve mutlaka tıbbi olarak müdahale edilmesi gereken bir tablodur, alkol bağımlılığında hastaneye acil yatış gerektiren tek durumdur.

Delüzyon :

Sanrı veya hezeyan da denir. Belli bir kültüre ve gerçeğe uymayan, mantıkla açıklanamayan, kolayca değiştirilemeyen, dirençli düşüncelere denir. Örneğin genç bir kızın kendisinin ruhlar tarafından hamile bırakıldığını düşünmesi veya uzaylılar tarafından kaçırılıp cildinin altına çip yerleştirildiğine inanılması…

Demans :

Bellek yitimi ve unutkanlıkla seyreden bir beyin hastalığı.

Deontoloji :

Mesleki etik kuralları ve ahlaki değerlerini inceleyen bilim dalı.

Depersonalizasyon :

Kendine yabancılaşma ve bedenine sanki uzaktan bakıyormuş hissinin olduğu gerçeklikten kopma durumu. Kişi kendi benliğini, yüzünü, bedenini, duygularını değişmiş ve yabancı bir varlık olarak algılar.

Depresyon :

En az iki hafta boyunca süren, mutsuzlukla giden çökkün duygudurumu, hiçbir şeyden zevk alamama, uyku veya iştah bozuklukları, bitkinlik, içsel enerjisinin düşüklüğü, değersizlik veya suçluluk duygularının olduğu, düşünme ya da odaklanma güçlüğünün olduğu, bazen ölüm düşüncelerinin de eşlik ettiği bir ruhsal rahatsızlıktır.

Derealizasyon :

Çevreye ve diğerlerine karşı yabancılaşma algısının yaşandığı, çevredekileri daha önceden tanımıyormuş veya değişmiş gibi algılama, dünyayı sanki sisli veya rüya gibi yaşıyor olma hissinin olduğu gerçeklikten kopma durumu.

Dereizm :

Gerçekle bağlantısı olmayan, dış dünyadan kopuk, daha çok kişinin iç dünyasında oluşturduğu yaşantısıyla ilgili düşünceleridir. Gerçek dışı düşünme ya da otistik düşünme de denir.

Deri yolma bozukluğu :

Dermatilomani olarak da bilinen, kişinin bir cilt hastalığı olmamasına rağmen, sürekli ve aşırı bir şekilde kendi cildinde kaşıma, sıkma, yolma veya ovalama yoluyla yaralar oluşturduğu bir ruhsal hastalıktır. Genellikle stresli bir olaydan sonra başlar ve çoğunlukla hedef yüz bölgesidir.

Detoksifikasyon :

Vücudun zararlı maddelerden arındırılması. Ayrıca alkol- madde bağımlılığında, bağımlı olunan maddenin vücuttan arındırılması sürecinde etkilerinin azalarak kaybolmasının sağlandığı bir tedavi şeklidir.

Dezorganize düşünce :

Düşüncenin, dolayısıyla konuşmanın da darmadağın olmasıdır. Kişi konudan konuya atlar, konuların birbiriyle bağlantısı yoktur, sorulan sorulara amaca uygun yanıtlar veremez, konuşmanın içeriği anlaşılmaz.

Dezoryantasyon :

Kişinin yer, zaman ya da kişi yöneliminin bozuk olması. Nerede, hangi zamanda veya kimlerle olduğunu bilememesi.

Dikizcilik (gözetlemecilik: voyörizm) :

Cinsel sapkınlık (parafilik) bozukluklarından biridir. Kendi bunu bilmeyen ve onayı alınmayan bir kişiyi, çıplak, soyunurken ya da cinsel bir eylemde bulunurken gözetlemekten cinsel haz duyma hastalığıdır.

Dipsomani :

Kişinin dönemler halinde gelen, kendini kaybedinceye kadar, kontrolsüz bir şekilde alkol içtiği bir alkol bağımlılığı çeşididir. Eski adı “Epsilon alkolizm” dir.

Direnç :

Psikoterapi sırasında ortaya çıkan, danışanın değişmesini ve iyileşmesini güçleştiren, bazen bilinçli çoğu zaman bilinç dışı olan direnme ve savunmadır. Direncin farkına varıldıkça direnç çözülür, danışan iç görü kazamaya başlar ve iyileşmenin yolu açılır.

Dışa atım bozuklukları :

İdrar (enürezis) ve dışkı kaçırma (enkoprezis) bozukluklarıdır.

Disfaji :

Yutma güçlüğü

Disfoni :

Ses tellerinin hasarından kaynaklanan konuşma bozukluğu

Disfori :

Hoşa gitmeyen duygu durum

Disgrafi :

Yazma güçlüğü, yazım bozukluğu

Diskalkuli :

Doğru ya da akıcı hesap yapamama, sayısal becerileri kavrayamama

Diskinezi :

Seğirme, yüz buruşturma, istemsiz kas spazmları gibi sıra dışı hareketlerin olduğu bir hastalık.

Disleksi :

Beynin kelimeleri oluşturan sembolleri tanıyamaması ve kelimelerin hangi seslerden meydana geldiğini anlayamaması ile karakterize bir okuma ve yazma güçlüğüdür.

Dismetri :

Kişinin hedefe ulaşmasını engelleyecek şekilde mesafe, hız ve hareketin gücünü hesaplayamaması durumudur. Elinin ayarının olmaması deyiminde olduğu gibi.

Dismnezi :

Hafıza bozukluğu. Bellekteki olayları hatalı veya birbirine karıştırarak hatırlama.

Dismorfofobi :

Beden algısı bozukluğu (vücut dismorfik bozukluğu). Kişinin dış görünümünde, başkalarının göremeyeceği ya da önemsemeyeceği kusurlar bulma ve zihinsel olarak sürekli bunlarla uğraşma ile seyreden bir ruhsal hastalıktır.

Disosyal kişilik bozukluğu :

Antisosyal kişilik bozukluğunun eski adıdır. Ergenlik döneminde başlayıp yetişkinlikte de devam eden, başkalarının haklarını umursamama, toplumsal kurallara uymama, yasakları çiğneme, otoriteye başkaldırma gibi davranışlarla karakterize bir kişilik bozukluğudur. Şiddete başvurma ve suç işleme oranları yüksektir.

Disparoni :

Cinsel birleşmede vajinaya girilmesi sırasında vajinada veya kasık bölgesinde ağrı duyma.

Disprosodi :

Konuşma sırasında sesteki tonlamanın, vurgunun ve ahengin kaybolması, monoton bir tonlamayla konuşulması.

Dışsallaştırma :

Kişinin yetersizliklerini ve başarısızlıklarını bir dış etkene bağlamasıdır. Örneğin başına gelenleri kadere bağlamak. Böylece sorumluluk kişinin üzerinden kalkar ve müdahale edemeyeceği bir dış etkene devredilir.

Dissosiyasyon (çözülme) :

Kişide benlik için rahatsız edici olan düşünce, duygu veya anıların, bağlı olduğu olay ve yaşantılardan soyutlanarak kopması ve bir davranış kalıbı olarak kendi başına ortaya çıkması durumu. Benliğin ilkel savunma mekanizmalarından biridir.

Dissosiyasyon bozuklukları :

Kişide tıbbi bir neden olmaksızın, çoğunlukla ruhsal bir travmaya bağlı olarak bellek, kimlik, bilinç ve çevresel algıda bütünlüğün bozulduğu, ilişkili oldukları olayla bağlantısının kaybolduğu bozukluklardır. Yani çözülme, travmanın etkisini dışlamak, izole etmek için ortaya çıkmaktadır. Bunlar dissosiyatif kimlik bozukluğu (çoğul kişilik bozukluğu), dissosiyatif amnezi, dissosiyatif füg, depersonalizasyon ve derealizasyondur.

Dissosiyatif amnezi :

Kişisel bilgilerin (ismi, ne iş yaptığı, nerede yaşadığı, ailesinin kimler olduğu…) veya yaşamın bir bölümünün hatırlanamaması. Unutulan bilgiler genellikle travmatik bir olayla bağlantılı bilgilerdir. Psikanalitik açıdan travmatik olayı bilinç dışına bastırmadır.

Dissosiyatif füg (Dissosiyatif kaçış) :

Kişinin beklenmedik bir şekilde evinden, doğal ortamından uzaklaşarak başka bir yere gitmesi, yeni yerde günlerce aylarca kalması, eski kimliğini unutması ile seyreden bir dissosiyasyon bozukluğudur.

Distimi :

En az iki yıl süren, günün çoğunda çökkün duygudurum, kendini kötü hissetme, yaşamdan keyif alamama, iştah ve uyku bozukluğu, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, kendine saygıda azalma gibi depresif belirtilerin olması. Majör depresyona göre şiddeti daha hafiftir ancak depresyonun kronikleşmiş halidir.

Distoni :

İstemsiz ve uzun süreli kas kasılması.

Distraktibilite :

Dikkat dağınıklığı, dikkatini toplayamama ve sürdürememe.

Diyojen sendromu :

Kendine bakmama, toplumdan uzaklaşma, çevrede olup bitenlerle ilgilenmeme, kompulsif bir şekilde çöp toplama ve gereksiz eşya biriktirme ile seyreden bir hastalıktır. Genellikle yaşlı kişilerde görülür, yardım kabul etmezler ve yalnız yaşarlar.

Dizartri :

Konuşma kaslarının kontrolüyle ilgili sorunlar nedeniyle sözcüklerin yanlış söylenmesi veya tam söylenememesi şeklinde olan bir konuşma bozukluğu. Kişi peltek konuşur.

Doppelganger sendromu :

Doppelganger Almanca “benzer”, “dublör” demektir. Kişinin kendisinin bir benzeriyle değiştirildiğine veya taklit ikizi nedeniyle aynı anda iki farklı yerde olabildiğine inanması.

Dürtü :

Anında doyurulması için kişiyi eyleme iten içsel güç. Çoğunlukla içsel gerginlikten kaynaklanır, amacı bu gerginliği derhal ortadan kaldırmaktır.

Dürtü denetim bozukluğu :

Kişinin kendisine veya başkasına zarar verebilecek dürtüsüne karşı koyamaması veya bu dürtüyü erteleyememesi, eyleme geçmesi halinde büyük bir rahatlama, sonrasında genellikle pişmanlık ve suçluluk hissetmesi ile seyreden bir ruhsal bozukluktur. Kleptomani, piromani (yangın çıkarma), aralıklı patlayıcı bozukluk bunlara örnektir.

Düşünce bloğu :

Kişinin düşünce akışının yani konuşmasının kesilmesi ve bir süre sonra kaldığı yerden değil başka bir konudan konuşmaya devam etmesi.

Düşünselleştirme (entellektüalizasyon) :

Duyguları ifade etmekten ya da rahatsız edici duygulardan ve dürtülerden kaçınmak için olayları düşünsel (entellektüel) kavramlarla açıklamadır. Benliğin bir savunma mekanizmasıdır. Kişi bilinç dışı bir şekilde asıl bunaltı kaynağını, bilgilerle ve açıklamalarla kapatır. Örneğin kendi sosyoekonomik sorunları yerine ülkenin ekonomik politikasındaki sorunları eleştirici bir kavrayışla anlatır veya kendi sağlık sorunlarını genel bir tıp konusu gibi açıklar.

Duygudurum bozukluğu :

Kişinin duygulanımının çökkün, koşullara uyumsuz ya da abartılı olması. Bu depresyon olabileceği gibi aşırı taşkınlık şeklinde de olabilir. Başlıca duygudurum bozuklukları major depresyon, bipolar duygudurum bozukluğu ve distimidir.