"Psikiyatri Alanında Sık Kullanılan Terimlerin Açıklamaları"

A

Abuli :

İrade yitimi ve karar verememeye bağlı olarak istemlice bir hareketi başlatamama ya da bir aktivasyonu bitirmedeki gecikme.

Aerofaji :

Normalden fazla hava yutma. Depresyon ve anksiyete bozukluklarında sık görülür, sık geğirme ve hıçkırığa neden olur.

Afazi :

Konuşmayı becerememe ya da konuşulanı anlamama şeklindeki konuşamama tablosudur. Daha çok nörolojik hastalıklarda ortaya çıkar.

Affekt :

Duygulanım. Anlık yaşanan duygu. Öfkeli, mutlu, heyecanlı, korkmuş, üzgün… gibi.

Agorafobi :

Eski Yunancada alan korkusu demektir. Yani kişinin başına kötü bir şey gelmesi durumunda kaçamayacağı ya da yardım alamayacağını düşündüğü alanlarda bulunma korkusu. Bu alanlara toplu taşıma araçları, metro, uçak, sırada bekleme, kalabalık içine karışma, tek başına evin dışında olma… örnek verilebilir.

Ajitasyon :

İşlevsel olmayan aşırı hareketlilik durumu. Kendisini ya da çevresindekileri tehlikeye sokacak derecede sözlü ya da davranışsal etkinlik artışı.

Akarofobi :

Böcek ve solucan gibi küçük canlılardan korkma.

Akatizi :

Antipsikotik ilaçlarla tedavi sırasında görülen bir yan etkidir. Öznel bir huzursuzluk yanısıra yerinde duramama veya sürekli bacakları hareket ettirme gibi artmış hareketlilik durumudur.

Akla yatkınlaştırma (rasyonalizasyon) :

Benliğin bir savunma mekanizmalarından biridir. Benlik için sıkıntı ya da suçluluk duygusu oluşturabilecek durumlara, akla yatkın görünen ancak kişiye sıkıntı vermeyecek açıklamalar veya bahaneler bulma

Akrofobi :

Yükseklikten ve yüksek yerlerden korkma

Aktarım :

Terapi sürecinde danışanın, daha önce kendisi için önemli olan kişilere (anne-baba, sevgili, abla, ağabey, öğretmen…) karşı olan duygu ve tutumlarının terapiste karşı oluşması, yani kişinin daha önce kendisi için önemli olan kişilere karşı geliştirdiği duygularının terapiste aktarılmasıdır.

Aleksitimi :

Duygu körlüğü. Duygularını tanımakta ya da tanımlamakta yetersizlik. Duygularını belli etmede genel bir kısıtlılık gösterme.

Alınganlık :

Kişinin kendisine güven eksikliği nedeniyle, kendisine yöneltilen hatta bazen kendisine yöneltilmediği halde üzerine alındığı için eleştirilere bile aşırı tepki verme durumu.

Alloplasti :

Bireyin dış çevreyi değiştirerek uyum sağlaması. Özellikle kişilik bozukluklarında görülür; bu kişiler alloplastik uyum gösterdiklerinden kendi tutumlarını değiştirmek yerine çevreyi kendisine uydurmaya çalışır ve böylece çevre ile çatışma ve sürtüşmeye devam eder.

Aloji :

Konuşmama durumu. Bu kişiler pek konuşmazlar, sorulan sorulara bir iki kelimelik yanıtlar verirler. Negatif belirtili şizofrenide konuşmanın akıcılığının ve içeriğinin fakirliği şeklinde karşımıza çıkar.

Alt benlik :

Diğer adıyla “id”, ruhsal yapının en eski parçasıdır, kalıtımla geçen ve doğuştan var olan bir parçadır. Tümden bilinçdışı olan, kuralları olmayan, hiçbir kuralı tanımaksızın isteklerin anında gerçekleşmesini isteyen, haz ilkesine göre çalışan, dış dünya ile bağlantısı olmayan, yer zaman kavramı tanımayan bir yapıdır. Tek amaç içgüdüsel dürtülerin en kısa zamanda doyurulması ve haz sağlanmasıdır, bekletme veya erteleme söz konusu değildir. İlk çocukluk çağlarında alt benlik egemendir, bu nedenle bebek anında doyurulmak ister, erteleyemez, bekleyemez, hemen istekleri yerine getirilsin ister. Burada birincil süreç düşünce hakimdir; mantık yok, neden sonuç ilişkisi yok, anında gerçekleşmesi istenir. Şizofrenide ve rüyalarda da bu tip birincil süreç düşünceleri ve alt benlik hakimiyeti görülür.

Altruizm :

Kendini feda etme. Kişinin, kendisine maddi-manevi yük getirmesine rağmen kendi önceliklerini erteleyerek diğerlerine yardım etmesi. Bazen annenin çocuğuna bakmasındaki gibi doğal olarak karşımıza çıkar, bazen de benliğin bir savunma mekanizması olarak (iç çatışmadan fedakarlık yaparak kurtulma) kullanılır

Ambivalans :

İkili duygulanım. Birbirine zıt, duygu, düşünce ya da istekleri bir arada yaşama durumu. Çok sevdiği annesine o gün kızgın olan birinin anda hem sevgi hem nefret duyması buna bir örnektir. Hafif derecede normalde de görülen bu durum şizofreni hastalarında çok belirgindir, tedaviyi reddeder sonra ilacını içmek için alır, sonra yine reddeder.

Amfetamin :

Merkezi sinir sisteminde dopamin adı verilen maddenin (nörotransmitter) salgılanmasını sağlayan maddedir. Duygu durumu canlandırır, uyanıklığı sağlar, dikkati artırır.

Amigdala :

Yunancada badem anlamına gelir. Beyinde limbik sistemin bir parçasıdır. Bu yapı korku, panik, endişe ve cinsel dürtülerle ilgili davranışlardan ve bunların bellek olarak kaydedilmesinden sorumludur. Örneğin bir korku ilişkisi öğrenildiğinde, aynı davranış bellek sayesinde kalıplaşmış bir şekilde tekrar eder. Bu tip duygusal anıları unutmak oldukça zordur. Ancak terapi teknikleriyle öğrenme yeniden şekillendirilirse korku hafızası değiştirilebilir.

Amimi :

Mimiklerin ve el-kol hareketlerinin (jestlerin) azalması veya olmaması, diğerlerinin mimik ve jestlerini anlayamama.

Amnezi :

Unutma, bellek yitimi. Geriye dönük (retrograd amnezi) ya da ileri dönük (anterograd amnezi) hatırlamama olabilir.

Amoksofobi :

Sürücü ya da yolcu olarak bir taşıta binme korkusu.

Amotivasyonel sendrom :

Herhangi bir şey yapmak istememe, kendini bırakmışlık, düzenli çalışma motivasyonunun kaybı ile kendini gösteren, daha çok esrar (marihuana) gibi maddeleri uzun süre kullananlarda görülen bir durum.

Anal dönem :

Kabaca 1-3 yaş aralığını kapsayan, çocuğun tüm ilgisinin tuvalet eğitimine yöneldiği, davranışlarını başkalarının (anne-baba) isteklerine göre ayarlamak zorunda kaldığı bir dönemdir. Artık yatay ve bağımlı pozisyondan dikey ve özerk olabileceği bir pozisyona geçmiştir. Tuvalet eğitimi yoluyla tutmayı ve bırakmayı öğrenen çocuk anneye kızdığında kakasını altına yapan, annesini ödüllendirmek istediğinde tuvalete yapan bir bireydir artık. Aynı zamanda kakasını-çişini tutup istenen zamanda ve istenen yere yaptığında ödüllendirilmesi ve ilgi görmesi, uygunsuz bir yere yapınca tepki görmesiyle de toplumun iyi, kötü, doğru, yanlış gibi kavramlarını öğrenmeye başlar. Bu dönem “terrible two” olarak da bilinen çocuğun engellendiğinde inatlaştığı, öfke nöbetleri geçirdiği, kendi sınırlarını öğrenmeye çalıştığı bir dönemdir. Bu döneme özgü bir diğer özellik birbirine zıt duygu ve davranışların aynı anda bulunduğu ambivalansdır. Çocuk anneye severek sarılırken aynı anda onun canını acıtacak kadar da ısırabilmektedir.

Anal kişilik :

Anal dönemde bazı gelişim aşamalarını sağlıklı bir şekilde tamamlayamamış kişilerde, ileriki yaşamda görülen kişilik çeşididir. Bu kişiler aşırı titiz, düzenli, kuralcı, inatçı, aşırı kontrolcü kişilerdir.

Anankastik kişilik :

Takıntılı kişilik, obsesif kompulsif kişilik de denir.

Androfobi :

Erkeklerden aşırı korkma

Andromani :

Erkeklere aşırı düşkünlük

Andromimezis :

Kadının kendini erkek gibi hissedip erkek gibi yaşaması durumudur. Kişi sürekli olarak erkek gibi görünmeyi ve erkek olmayı benimser, hormon uygulamasıyla erkeksileşme yoluna gidebilir, kadınlık içsel organlarını ameliyatla aldırabilir (histerektomi), memelerini aldırabilir (mastektomi).

Anerji :

İçsel gücün yani enerjinin olmaması. Kendini bitkin ya da motivasyonsuz hissedip hiçbir iş yapmak istememe, yataktan çıkmak istememe vb gibi durumlarda ve depresyonda görülür.

Anhedoni :

Yunancada keyif alamama anlamına gelir. Eskiden keyif aldığı aktivitelerden bile artık keyif alamama durumu. Depresyonun en belirgin bulgularından biridir.

Animistik düşünce :

Cansız nesnelerin de bir ruhu olduğu düşüncesidir. Küçük çocuklarda yaygındır, oyuncaklarının canlı olduğunu, onunla iletişim kurduğunu düşünürler. Yetişkinlikte bu sadece şizofreni gibi ruhsal rahatsızlıklarda karşımıza çıkar.

Anjinofobi :

Boğulma, tıkanma korkusu.

Anksiyete :

Kaygı, kuruntu, bunaltı, daralma

Anomi :

Adlandıramama, sözcükleri hatırlayamama şeklinde seyreden bir dil bozukluğudur. Nörolojik bir tablo olan afazinin bir çeşididir (duysal afazi- anomi afazisi).

Anoreksiya :

Yemek yeme isteğinin olmaması, iştah kaybı.

Anoreksiya nervoza :

Kişi ileri derecede zayıf olmasına karşın beden imgesindeki bozulmaya bağlı olarak kendisini veya bedeninin bazı bölümlerini şişman olarak algılar. Kişi, en düşük düzeydeki normal beden ağırlığına ulaşmayı reddeder, şişmanlamaktan aşırı derecede korkar, bu nedenle kilo almayı güçleştiren davranışlarda bulunur (aşırı egzersiz yapma, kendini kusturma…). Kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığı ile ilgili bir bozukluk vardır ve o sıradaki düşük vücut ağırlığının önemini kavrayamaz.

Anorektik :

1. Anoreksiyası olan kişi. 2. Yeme isteğini azaltan ilaç

Anorgazmi :

Orgazm olamama.

Anosognozi :

Hastalığın farkında olamama, hastalığa karşı iç görünün olmaması. Beyin hasarı sonucu gelişen nörolojik bir tablodur. Baskın olmayan beyin yarım küresinde (sağ beyin yarımküresinde) inme (felç) geçiren kişiler, sol kol ve bacağını kullanamaz (hemipleji). Hemiplejisi olan bu hastaların bir kısmı vücudunun sol yarısının felç olduğunu anlayamaz. Şizofreni ve bipolar bozuklukta anosognozi karşımıza “farkındalık ve iç görü eksikliği” olarak çıkar, yani kişi hasta olduğunun farkında değildir ve tanıyı kabul etmez.

Antidepresan :

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bunlar aynı zamanda anksiyete bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluklarda da kullanılır. Bu ilaçlar, beyinde dengesi bozulan nörotransmitter düzeylerini normal seviyeye getirmek için kullanılırlar.

Antipsikotik :

Psikotik bozukluk ve şizofrenide belirtileri azaltmak veya ortadan kaldırmak için kullanılan, kabaca bu hastalıklarda beyinde artmış olan dopamin ve diğer nörotransmitter seviyelerini normal seviyeye getirmek için kullanılan ilaçlardır.

Antisosyal kişilik :

Sosyopat veya psikopat. Çocukluk yıllarında, ergenliğe doğru başlayan ve erişkinlikte devam eden, başkalarının haklarını umursamama, toplumsal kuralları uymama, yasakları çiğneme, otoriteye başkaldırma gibi davranışlar sergilerler. Şiddete başvurma ve suç işleme oranları yüksektir.

Antropofobi :

İnsanlardan ve toplumdan korkma.

Apandriya :

Erkeklerden hiç hoşlanmama, tiksinme ya da nefret etme.

Apati :

Duygusuzluk, ilgisizlik, aldırmazlık. Çevreye karşı ileri derece ilgisizlik, duyarsızlık, kayıtsızlık.

Apne :

Geçici solunum durması.

Apraksi :

Hareket etme yeterliliği ve isteği olmasına rağmen öğrenilmiş anlamlı hareketleri yapamama. Nörobilişsel bir bulgudur. Yani daha önce yaptığı bir şeyi, anlamada bir sorun olmamasına rağmen yapamamadır.

Araknofobi :

Örümcek korkusu

Aralıklı patlayıcı bozukluk :

Saldırgan dürtülerin kontrol altında tutulamadığı, yineleyici davranış patlamaları ile giden bir bozukluktur. Bu davranışlar sözel ya da fiziksel saldırı şeklinde olabilir.

Aritmomani :

Sayı sayma takıntısı

Asosyal :

Toplum içine karışamayan, kendi kabuğunda yaşayan, toplumsal değerlere aldırmaz olan.

Asperger bozukluğu :

Sosyal etkileşimde sorunlar, sınırlı ve basmakalıp ilgi alanları ve etkinliklerle karakterize otizm spektrum bozukluklarından biridir. Aspergerlerde otizm bozukluğu olanlardan farklı olarak dil ve bilişsel gelişimde gecikme yoktur. Bu kişiler sözel olmayan iletişim becerilerinde yetersiz, yaşıtlarıyla duygusal bağ kuramayan, fiziksel olarak sakar kişilerdir, özel ve dar ilgi alanları vardır ve o konuya çok yoğunlaşmıştır dolayısıyla o konu hakkında çok şey bilir.

Avolisyon :

Kişinin kendi isteğiyle, kendisinin başlattığı amaçlı etkinliklerde azalma olması. Kişi, uzun süre yerinde oturabilir, toplumsal etkinliklere katılmayı istemez, ilgi duymaz.