"Psikiyatri Alanında Sık Kullanılan Terimlerin Açıklamaları"

B

Bağımlı kişilik bozukluğu :

Kendisiyle ilgilenilmesi için aşırı gereksinim duyan, bu ilgiyi elde etmek ya da kaybetmemek için boyun eğici ve yapışkan davranışlar sergileyen ve aşırı ayrılma korkusu yaşayan kişilik örüntüsü.

Bağımlılık :

1. Kişinin kendi gereksinim ve isteklerini karşılamada yetersiz olması nedeniyle bunları karşılaması ve karar vermede yardımcı olması için sürekli başka birine ihtiyaç duyması. 2. Kişinin kullandığı alkol, madde, nesne veya yaptığı bir davranış (kumar oynama) üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onu almadığında/yapmadığında ciddi bir şekilde sıkıntı yaşamasıdır.

Bağlanma :

İki kişi arasındaki, özellikle de anne ile çocuk arasındaki duygusal çekim ve bağlılık.

Baskılı (basınçlı) konuşma :

Hızlı, yüksek sesli ve kesilmesi güç konuşma.

Bastırma (represyon) :

Bilinç düzeyine çıktığında kişiye sıkıntı ve acı veren, benliği tehdit eden istek, dürtü ve deneyimlerin bilinç dışına itilmesi.

Beden algısı :

Kişinin kendi bedenine karşı duygu ve düşüncelerinin kendisi tarafından değerlendirilmesidir. Yani kişinin bedenini zihninde nasıl şekillendirdiği ve ona nasıl göründüğüdür.

Beden dili :

Kişinin duruşu, davranışları, mimik ve jestleri aracılığıyla duygu ve düşüncelerini dışa vurma biçimi.

Beklenti anksiyetesi :

Aynı şeyin olacağı endişesi ve korkusuyla bekleme. Beklenti anksiyetesi özellikle panik bozukluğunda söz konusudur, kişi yeni bir atak olacağı endişesi taşır, bu nedenle tüm dikkati bedensel uyaranlarına yönelmiştir ve gelecek olan panik atağına ait ipuçları arar.

Bellek :

Hafıza, anıların ve deneyimlerin saklanması ve yeniden çağrılması. Yaşantıları, öğrenilenleri ve bunların geçmişle ilişkilerini bilinçli olarak zihinde saklama gücü.

Bender Gestalt testi :

Lauretta Bender tarafından oluşturulan, kartlar üzerine çizilmiş 9 geometrik şekilden oluşan ve denekten bunları kopya etmesi istenen bir test. Çizimde düşülen yanılgılar, bilişsel süreçlerde organik bir patolojiyi işaret eder.

Benlik (Ego) :

Ruhsal yapının düzenleyici, dengeleyici ve uyum sağlayıcı parçasıdır. Kişiliğin dış dünya ile karşılaşan ve etkileşen bölümüdür. Ego, id’in (alt benlik) bitmek bilmeyen dürtüsel isteklerini dış dünyaya yani toplumsal kurallara göre sansürleyip düzenleyerek kişinin daha mantıklı ve dengeli davranmasını sağlar. Ego yani benlik, kişiliğin yönetici işlevini gören, bizi biz yapan parçamızdır. Halk arasında yanlış kullanıldığı üzere ego; kibir, hırs ya da ukalalık anlamlarına gelmez.

Benlik gücü :

Benliğin zor yaşantılara ve durumlara karşı koyma, dayanma gücü

Benlik saygısı :

Kişinin eksiklik ve yetersizliklerini bilmesine rağmen kendini sevmesi ve bu bağlamda kendine verdiği değerdir.

Beyin yıkama :

Kişinin eskiden beri geliştirip benimsediği davranış kalıpları, değer yargıları ve inançlarını sistematik uygulamalarla köklü olarak değiştirip farklı olanları benimsetme işlemi.

Bilinç :

Uyanıklık, farkında olabilme ve ayırt edebilme durumudur.

Bilinç bulanıklığı :

Çevrede olup bitenin tam farkında olamama.

Bilinç dışı :

Kişinin farkında olmadığı, özel çabasıyla bile farkına varılamayan ve bilince çıkarılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal bölmedir. Rüyalarda ve dil sürçmelerinde karşımıza çıkar. Psikanalizde veya dinamik yönelimli psikoterapide, özel yöntemlerle bilinç dışı süreçler açığa çıkarılabilir.

Bilinç öncesi :

Kişinin belirli bir anda farkında olmadığı, ancak bilinçli bir çaba ile kolayca hatırlayabildiği anı, düşünce, dürtü ve duyguların yer aldığı ruhsal bölmedir.

Biliş (kognisyon) :

Algılama, anlama, tanıma, hatırlama, bilme ve problem çözme yetilerinin tümü.

Bilişsel çarpıtma :

Kişinin deneyimlerini yorumlarken ve akıl yürütürken yaptığı yanlışlardır. Örneğin aşırı genelleme, kişiselleştirme, felaketleştirme, seçici algı…

Bilişsel davranışçı terapi :

Düşünce, duygu ve davranışların birbiriyle ilişkisini inceleyen bir psikoterapi türüdür. Kişinin başına gelen olayın değil ona yüklediği anlamın onun duygu ve davranışlarına etki ettiğini savunur, terapi sürecinde kişinin işlevsel olmayan çarpıtılmış düşünceleri üzerine çalışılarak işlevsel olan düşüncelerle değiştirilir.

Bilişsel işlev :

Kişinin çevresel bilgileri seçmesine, almasına, depolamasına, dönüştürmesine, yeni bilgiler elde etmesine imkan veren beyin fonksiyonlarıdır.

Bilişsel yeniden yapılandırma :

Terapi seansında kişinin otomatik olarak gelen, işlevsel olmayan ve yerleşik olan düşüncelerini tanımasını sağlayarak, bunların işlevsel olacak şekilde yeniden düzenlenmesidir.

Bipolar bozukluk :

İki uçlu duygulanım bozukluğu veya manik depresif bozukluk da denir. Tekrarlayan taşkınlık (mani) ve çökkünlük (depresyon) ataklarıyla seyreden bir hastalıktır. Atak dönemleri dışında kişi olağan yaşamına ve ruh haline dönmektedir.

Birincil kazanç :

Kişinin bir belirti oluşturarak çatışmadan kurtulması. Örneğin şiddetli bir tartışma sırasında bayılma, tartışmalı ortamın bir anda yatışmasına neden olur. Bu birincil kazançtır. Tartışma nedeniyle bayılma bir süre sonra daha çok ilgi görme ve kişiye daha hassas davranılmasına yol açar bu da ikincil kazançtır.

Birincil süreç düşünce :

Neden sonuç ilişkisi kurulamayan, mantıksız, yer ve zaman tutarsızlıkları olan, birbiriyle çelişen kavramların bir arada bulunduğu düşünce biçimidir. Küçük çocuklarda ve şizofreni hastalarında görülen düşünce biçimidir. Olaylar mantıksal bir nedensellik yerine büyüsel bir nedensellik taşır. Örneğin “ben prensesim çünkü prenseslerin mavi gözleri olur veya ben peygamberim çünkü adım Musa…”

Biseksüel :

Her iki cinse de cinsel ilgi duyan kişi.

Bizar sanrı :

Gerçekleşmesi olası olmayan, mantık dışı ve acayip sanrılardır. Örneğin uzaylıların onu kaçırıp organlarını çıkarıp içine casus yerleştirdikten sonra tekrar dünyaya gönderilmiş olması sanrısı.

Bölünme (splitting) :

Duyguların keskin bir bölmeyle ayrı tutulması, birbirine entegre edilememesi durumudur. Kişinin hem kendisinin hem de bir başkasıyla ilgili sevdiği ve sevmediği yanlarını bütünleştirememesi. Keyfi yerinde olduğunda o kişiyi çok sevmektedir, ancak keyfi kaçtığında ya da sinirlendiğinde sevilen kişi hiç yoktur ve sadece nefret edilen kişi olarak algılanır.

Borderline kişilik bozukluğu :

Erken erişkinlik yıllarında başlayan, kişiler arası ilişkilerde ve benlik algısında tutarsızlık olan, duygulanımda dalgalanma ve belirgin dürtüsellik gösteren bir kişilik bozukluğudur. Terkedilmeye aşırı duyarlıdır, sık öfke patlamaları yaşar, ilişkileri gergin ve tutarsızdır, duygusal durumu sık değişkenlik gösterir, kendine zarar verici dürtüsel davranışları vardır, süreğen bir boşluk duygusu yaşarlar, çabuk sıkıldıkları için sık ilgi alanı değiştirirler.

Boş yuva sendromu :

Çocukları evden ayrıldıktan sonra ebeveynlerde görülen depresif ruh hali.

Bradifazi :

Konuşmanın yavaşlaması. Parkinson hastalığında ve antipsikotik ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkar.

Bradifreni :

Düşünce süreçlerinin yavaşlaması. Parkinson hastalığında ve antipsikotik ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkar.

Bradikinezi :

Hareketlerin yavaşlaması. Parkinson hastalığında görülür.

Bradilali :

Çok yavaş ve sözcüklerde duraklayarak konuşma. Depresyonda görülür.

Bradileksi :

Çok yavaş okuma.

Briquet sendromu :

Bedenselleştirme ya da somatizasyon bozukluğu olarak da bilinen hastalığın geçmişteki adıdır. DSM-5’de “bedensel belirti bozukluğu” olarak adlandırılmaktadır. Günlük yaşamı önemli ölçüde kesintiye uğratan bir ya da birden çok bedensel belirti vardır (ağrı, sindirim sistemi yakınmaları, cinsel işlev bozuklukları…). Kişi bu belirtiler ya da sağlıkla ilgili düşünce uğraşları içindedir, bunun için aşırı içsel güç ya da zaman harcar, zihni hep bu konuyla meşguldür. Bu bedensel yakınmalar genelde bilinen herhangi bir tıbbi neden bağlı değildir, bir neden bulunsa bile kişinin yakınması belirtinin şiddetiyle orantısızdır.

Broca afazisi :

Dili anlamanın bozulmadığı ancak motor beceri olarak konuşma becerisinin yitirildiği bir afazi türüdür.

Bruksizm :

Diş gıcırdatma

Bulumia nevroza :

Yemek yemeyle ilgili özdenetimin kalktığı, aşırı yeme davranışının olduğu bir yeme bozukluğu türüdür.

Bunaltı (anksiyete) :

Kaygı

Büyüklük sanrısı (Grandiyöz sanrı) :

Kişinin olağan dışı yetenekleri, ünü ya da varlığı olduğu sanrısı.

Büyüsel düşünme (majik düşünme) :

Düşünceye doğa üstü ve büyüsel güç yükleyen düşünce biçimidir. Kişi düşündüğü şeyin eyleme geçeceğini, gerçekleşeceğini düşünür. Yani kafasındaki bir istek, duygu ya da düşüncenin büyüsel bir etkiyle bir başkasını etkileyeceğine ya da bir olayın oluşmasına neden olacağına inanır. Çocuklarda, obsesif kompulsif bozuklukta ve şizofreni hastalarında görülen mantık öncesi ilkel düşünme şeklidir. Sosyal normlara göre kabul edilebilir büyüsel düşünceler olabileceği gibi (örneğin bazı sayıların uğur ya da uğursuzluk getireceğini düşünme) bazı psikiyatrik hastalıkların belirtisi de olabilir (Obsesif kompulsif bozukluktaki çeşmeyi 7 kere açıp kapatmazsam ailemden biri ölecek düşüncesi).